Üniversite sonuçlarını öğrenme günü yaklaştıkça öğrencilerin ve ailelerinin huzursuzluk yaşadıklarını biliyorum. Üniversiteye girmek bir dert, mezun olmak ve sonrasında iş bulmak ayrı bir dert! Bazen de öğrencilerin üniversiteden mezun olduktan sonra gelerek neden bitirdikleri bölümü seçtiklerini anlayamadıklarını, ne tür bir iş yapacaklarını bilemediklerini öğrendiğim durumlar oluyor. O zaman hem şaşırıyor hem de onlar ve ülkemiz adına üzülüyorum. Amaçlanmamış, sonunda ne olunacağı bile bilinmeyen bir bölüme yalnızca; "Herkes giriyor ben de bu yarışta olayım" anlayışıyla girmek, bunun için emek, zaman, para ve umutları harcamak, amaçsızlık ve kaybolmuşlukla birleşince genç ve gencin yakınları adına büyük bir hüsrana dönüşüyor.
Bu tür olaylarla karşılaşınca 70'li yılların sonlarında bir Ortaokul öğretmeni iken orta 2. ve 3. sınıf öğrencilerimiz için yaptığımız sınıf ve ders zümrelerini, öğrenci yönlendirme toplantılarını, aileleri okula davet edip onların görüşleri ve onayları dahilinde öğrencileri ilgi, yetenek ve istek doğrultusunda yaptığımız yöneltmeleri hatırlıyorum. Öğrencilerimizin kısa yoldan meslekî eğitime mi, yoksa bilim adamlığı yolunda üniversiteye mi gitmelerinin iyi olacağı konusu çoklu paydaş gruplarıyla kararlaştırılan ve yönetilen bir olguydı yıllar önce... Şimdi ise sınava girmekten başı dönmüş yavrularımızın ne olmayı düşünecekleri, kendilerini o meslek giysisi içinde düşleyecekleri, başarılı olmak için ne yapacaklarını planlayacakları zamanları bile yok! Varsa da o da dinlenme adına PC ekranlarına hapsolmuş durumda. Şimdi yetişmekte olan gençlerimize bu nedenle de üzülüyorum.
Bu sorunu azaltmak adına iki dönemdir Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim fakültesinde vermekte olduğum "Yenilikçi Öğretmenlik" dersimde hayata geçirdiğim ve genç öğretmen adayı arkadaşlarıma öğrettiğim bir proje var: Kariyer Portfolyosu. Bu çalışmada öğrencilerim gönüllü lise öğrencileriyle yaptıkları çalışmalarla onların ilgi alanlarını, kişilik çözümlemelerini yapıyor ve sonra da kendilerine en uygun olan üç meslek konusunda derinlemesine bilgi toplayarak hangi üniversitelerde o bölümün olduğunu, eğitim sürecinin özelliklerini, içeriğini, yüksek lisans ve doktora durumlarını, mezuniyet sonrası ülkemizdeki ve yurt dışındaki çalışma koşullarını, tahmini gelirini ve ilerleme koşullarını öğreniyorlar. Proje sonunda öğrenciler özgeçmiş hazırlamasını, misyon ve vizyon yazmayı, kısa ve uzun vadeli hedeflerini belirlemeyi öğreniyorlar. Böylesi bir araştırmacı yöntemle geleceğe hazırlanan gençlerimizin hatalı seçim yapması pek mümkün değil. Bu çalışmayı önümüzdeki yıl daha da geniş gruplara uygulamak istiyoruz. Hatta bu çalışmayı okulllar ve ilçeler/iller bazında yapmak "farkındalık" düzeyini hızla yaymak adına da yararlı olacak sanırım. İlgilenenler benimle temasa geçebilirler.
Bugünlük bu kadar diyor, ne istediğini ve neden istediğini bilen kuşaklar yetiştirme dileğimle iyi günler diliyorum.
Bugün saat 16.00'da İstanbul Valilik Mavi Salon'da Sayın İlber Oltaylı'yı dinlemek isteyen dostlarımı orada görmeyi umuyorum.
Hayal KÖKSAL