Değerli Dostlarım,
Her yeni günün içimizde yeni ümitler yaratması gibi her yeni dönem de benim içimde güzel duygular, büyük beklentiler yaratıyor ve mutluluk kıvılcımları uçmasına neden oluyor. Bu satırları yazma nedenimi sizinle paylaşmak istiyorum:
Bu dönem Yeditepe Üniversitesinde başlayan dersimle ilgili. Her bahar döneminde Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi bölümü'nde sevgili Prof.Dr.Ayşe Akyel hocamın isteğiyle vermekte olduğum "Eğitimde Kalite" dersime geçtiğimiz perşembe günü başladım. 22 tane pırıl pırıl öğretmen adayı arkadaşımla tanışmak bana üstte hissettiğim duyguları yarattı ve sizlerle paylaşmadan edemedim. Akla karanın birlikte yaşandığı insan yaşamında akları çoğaltabilmenin önemini çoğumuz biliriz. İşte o gençlerle tanışmak ruhumda gerçekten bembeyaz ve umut dolu duyguların doğmasına yol açtı. Geleceğimizi emanet edeceğimiz öğretmenlerimizin gereğince donatılması çok önemli. Bu konuda emek veren tüm eğitimcileri gönülden kutluyorum. Ayrıca donanımlı ve çağdaş öğretmenler olmamıza olanak sağlayan 1973-1976 Dönemi İzmir-Buca Eğitim Enstitüsü öğretmenlerime de buradan sonsuz şükranlarımı iletmek istiyorum. Başta sevgili Şükran Çetin Hocam olmak üzere; Orhan Soysal, Lamia Akgün, Hilmi Meydan, İsmail Akyürek, Mesut Yılmaz, Hulusi Çekiç, Hüseyin Yalçın, Mübeccel Ataşen, Hüseyin Beşer ve daha niceleri olmak üzere yaşayan ve ebediyete intikal eden tüm yol göstericilerime ve bizlere gerçekten çok iyi birer abla örneği olan 1975 İngilizce Öğretmenliği mezunu dostlarıma sonsuz sevgi ve saygılarımla.
Orada öğrendiğim ve bana "nitelikli bir öğretmen, donanımlı bir insan" olmama neden olan ders dışı (Extra curricular activities) dediğimiz ama aslında birer yapı taşı olan etkinliklerden sizlere biraz söz etmek isterim. Onları düşünüp özellikle son yıllarda derslerime eklediğim özellikler bunlar. Buca'da her hafta sonu bir etkinlikle meşgul edilirdik; bir hafta opera ve klasik müzik dinletisi bir hafta da tiyatro izlemek için otobüslerle Buca'dan izmir Devlet Tiyatrosu'na götürülürdük. Hafta içinde 9'dan 5'e yoğun ders işlemenin yanısıra akşam yemeği sonrasındaki etüt saatlerini dolu dolu geçirirdik. Her ay bir cumartesi akşamı mutlaka bir parti düzenlenir. Dans etmeyi ve düzeyli eğlenmeyi öğretmenlerimizin denetiminde izlerdik. Bu partiler bahar aylarında muhteşembir şekilde Garden Party şeklinde düzenlenirdi. Türk Halk oyunları yanında keyifle katıldığım "Türk Halk Müziği Korosu sesimi düzgün kullanmamı öğretti bana ve birlikte uyum halinde türkülerimizi söylemeyi. Her dönem başında önümüze bir liste konur ve o kitapları okumamız istenirdi. Yılkı atı'ndan Küçük Prens'e ve Türkçenin sırları'ndan Russel felsefesine kadar geniş bir yelpazede okur, tartışır ve sınav olurduk. Özel ilgi alanlarımıza yönelik bireysel yönlendirilmelerimiz de olurud. örneğin araştırma yönümü keşfeden sevgili Orhan Soysal hocamın güzel bir ricası ile birkaç cumartesimi izmir İl Kütüphanesi'nde onun yeni edebiyat kitabı için Kaynakça toplamak ve düzeltmek için geçirmem kitap okuma ve araştırma yapma yanıma iyi gelmişti. İl dışı geziler, haftada iki gün okul sinemamızda gösterilen vizyon filmlerini de atlamamam gerek.
"Buraya nereden geldik?" derseniz "Şimdi öğretmen yetiştirmeye odaklı işlediğim derslerle bağlantı kurmak istediğimden" diye yanıtlayacağım. Evet, son yıllarda öğrencilerimi değerlendirebilmek adına ve tabii ki ön yönlendirebilme adına, dönem başında üzerinde durduğum bir kaç önemli nokta var:
* Sınıf kurallarını onlarla birlikte koymak (Dakik olma, zamanı iyi yönetebilme, teknolojiyi mutlaka ve etkin kullanmayı öğrenme, ilgi dağıtmama ve sınıfa içecek getirmeme_getirilecekse de herkes için topluca getirme (Empati eğitimi),
* Başta temeli attıktan ve yöntemi öğrettikten sonra dersin içeriğini öğrencilerin hazırlayıp BT desteğiyle sunması,
* Değerlendirmenin yarı yarıya sınıfça ve benim tarafımdan yapılması (Eş değerlendirme çok önemli. Çünkü öğretmen ileride aynı demokratik yapıyı sınıfına taşımalı).
* Dönem sonunda verecekleri ve tüm ürünlerini içerecek olan CD'nin içinde özgeçmişlerinin ve dönem ödevleri, sunu örnekleri yanında o dönem boyunca okudukları kitapların, gittikleri film, tiyatro ve konserlerin listesiyle topluma destek olma adına gerçekleştirdikleri çalışma ve projelerin de eyr alması.
Bunlar bence çok önemli. Müfredatı zevkli ve eğlenceli kılmanın, herşeyin ders kitaplarıyla sınırlı kalmadığının önemini vurgulayan konular bunlar. Bizler böyle yetiştirildik. Sonra bir baktık ki; bizim yetiştirdiğimiz öğrencilerde ulusal duygu zenginlikleri, kendini geliştirmeye odaklı ama bunu imece yoluyla yapma yanı biraz eksik gibi. İğneyi kendimize batırarak başlamanın ve serçenin orman yangınını gagasında taşıdığı bir damla suyla söndürmeye çalışması gibi de olsa bir yerlerden yola koyulmanın zamanı geldi de geçiyor. Bu konuda bir İmece Halkası kurmak ve benim gibi düşünen öğretmenlerimle / öğretim üyesi dostlarımla ortak bir proje yapmak istiyorum. Ne dersiniz, var mısınız? Bana yazın o zaman: hayal@hayalkoksal.com.
Yukarıda gördüğünüz resim geçen ay Girne'de çektiğim resimlerden biri. İçimdeki duygulara tercüman oluyor. Size iyi bir haftasonu ve yüreğinizi rahatlatacağını düşündüğünüz şeyleri yapabilme gücü diliyorum. Sevgilerimle...
Hayal KÖKSAL