2 Eylül 2012 Pazar

1956-2012: 56 YILDA YAŞANANLAR

Değerli Dostlarım,
Bugün benim doğum günüm. Şanslı bir insanım zira bugünü doğumumdan ve varlığımdan dolayı mutlu ve keyifli olarak algılayan ve adlandıran çok değerli bir aileye, beni unutmayan dost ve akrabalara sahibim. Kardeş yakınlığında yüzlerce arkadaşım, 37 yılda sayısı hayli artmış olan sevgili öğrenci ve öğretmen dostlarım var. Yurt dışından bana ulaşan ve sabahın ilk saatlerinde Hindistan'dan, Nepal'den sonra da İngiltere, Amerika ve Norveç'ten arayan dostlarımı unutmam mümkün değil. Onlar da bu kocaman ailenin birer ferdi.
Her yıl bu sevgili kocaman aile beni mutlu edecek türlü şeyler yapar, gerek işitsel gerekse görsel olarak duygusal anlar yaşamama ve mutluluğun üst sınırlarında dolaşmama yol açarlar. kendilerine yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki varlar ve benimleler. Hepsini, hepinizi çok seviyorum.
Bir de bugünün bireysel ritüelik yanı var. Özelime de girse bazı yönlerini sizlerle paylaşmak hoşuma gidecek. Örneğin son yıllarda beğendiğim bir şeyi kendime hediye etmeyi alışkanlıklarım arasına aldım. O gün kendimi mutlu ve keyifli hissetmek adına ayrı bir çaba harcamayı da görev bildim. Bazen gecesini, bazen gündüzünü bazen de tüm günü programlamak hoşuma gidiyor. Böylece sevgili eşimi ve kızımı sıkıntıdan kurtarmış olduğumu düşünüyorum. Ne de olsa bir Başak kadını olarak mükemmeli arayan ve bu yönüyle de çevresindekileri bazen yoran ve zorlayan biri olduğumu biliyorum. :)
Son yıllarda güne _özellikllikle doğduğum saat olan 8.35'de_ beni doğurdukları için değerli anneciğime ve babacığıma teşekkürlerimi sunarak başlıyorum. Beni yetiştirdikleri, öğretmen olmam için yüreklendirdikleri, eşimi seçimim konusundaki yüreklendirmeleri ve onayları ve ölene dek hep yanıbaşımızda olmaya çalıştıkları için! Dualarım daima onların huzur içinde ve ışıklar içinde yatmaları için...
Geçen yılın değerlendirmesi ritüelimin diğer bir ayağı. Geçen yılın artıları, yani neler öğrendim, neler edindim, ne yararlıklar sağladım önce aileme, sonra ülkeme ve sonra da tüm insanlığa... Geçen yılın deltaları; yani bu yıl neleri yapmamam ve nelere daha fazla ağırlık vermem gerektiği, yıl boyunca yaşadıklarımın bana mutluluk vermeyen, beni dıygusal olarak aşağıya çeken ve hatta hasta hissetmeme olan olayları ve kişileri. Dostlarım; yeni kazandıklarım ve elveda demem gerekenler! Benimle dost olmayı hak etmediklerine kanaat getirip yollarımı ayırmam gerekenler ve dostluğunu bir kez daha bana hissettirip yaşamıma girdiğine, benimle olmaslarından büyük bir mutluluk ve onur duyduklarım; benim enerji kaynaklarım. Çalışmama aşk katanlar. Yolumu kolaylaştıran, ruhumu aydınlatan ve imeceyle birlikte gelişmeye, yaşama, barışa birlikte katkı sağlamanın gereğine inananlar; DOSTLARIM! Önümüzdeki yıl planlarımın içine katacağım, birlikte yol almayı istediklerim ve önümdeki olası engeller, hendek ya da direkler. Bazen de engerekler! Sevgi ve paylaşımı değil kıskançlık, haset ve  yıpratma zavallılığını seçenler: DOSTUM OLMAYI HAK ETMEYEN ya da İSTEMEYENLER!  Yani sizin anlayacağınız yıllardır "Stratejik planlama" konusunda çalışan biri olarak SWOP Analizi yapmaya önce kendimden başlayarak yol almak ve bunu her yıl aynı günde gerçekleştirmek!
Bu yıl cuma akşamı yani Ağustos ayının son günü aile kutlaması ile başlayan kutlamalarımız, 2 Eylül akşam yemeği ile son buldu. Bu üç gün boyunca en çok yapmayı sevdiğim şeyleri yapmaya çalıştım. Sanırım yaşım arttıkça, kutlama gün sayısı da artıyor. Eskiden olsa üç gün ayırmak böyle bir olaya komik gelirdi. Oysa; bir günü çocuklarımızla birlikte olmaya, bir günü dostlarla bir günü de eşimle başbaşa olmaya ayırdık bu yıl. Üç günde dört film izledik. En çok sevdiğim şeylerden biri çünkü sinema. Tek tek, gelen kutlama mesajlarını yanıtladım her bir dostu gözümün önünden geçirerek ve gülümseyerek! Ne çok dost biriktirdiğime ben de şaştım. Öğrencilerimin yıllar öncesinden gelen gülücükleri ve seslenişleri kalbimi ısıttı, gözlerimde nehirler çağlamasına neden oldu. Çok keyiflendim, çok mutlu oldum. Bir kez daha şükrettim öğretmen olduğuma, hepinizi bu kadar sevme gücü verdiği için de Yaradan'a...
Sonra farklı birşey daha yapmak geçti içimden. Tüm yılları önemli olaylar sırasına dizmerk istedim. Aslında 56 bile kalabalık bir olaylar sayısı ama gelecek yıllar için bir döküm yapmaya başlamak da gerek, değil mi?
 
1956'dan 2012'ye: 56 YIL
2 Eylül 1956, Pazar sabahı, saat 8.35'de
Balıkesir'de Vilayetin arka sokağındaki evinde anneannemin doğmuşum.
En iyi bilinen ebesiymiş şehrin, ebem!
Annem 25 inde, babamsa 30'unda
Ailenin ilk kızı olarak gelmişim dünyaya.
Asker baba ne demekse şimdi, benim için de aynıydı.  
Ben de aynı ayrılık yazgısını taşımışım:
Beni 4 aylık görmüş babam ilk kez!
Bir kurs sonrası koşmuş yanımıza annemle benim ve
Şu dizeleri yazmış gri nüfus cüzdanımın arkasına:
Çok zengindir Hayâlim,
Hep onunla çarpar kalbim.
Dünya durdukça;
Ben, sen ve yaşasın Yârim!
Niğde-Ulukışla, Balıkesir-Sındırgı derken...
Bingöl-Karlıova'ya düşmüş yolumuz sonrasında.
Karlar altında 800 can içinde ben
Çözmüşüm okuma-yazmayı 4 yaşında aniden!
İyi bir öğretmendi babam, annem ise mükemmel bir yol gösterici
Şanslıydım dedim ya yukarda...
Sonraki durağımız Manisa.
İlkokuldan Orta sona kadar mutlu bir çocukluk yaşadım üzüm diyarında.
Yüksel öğretmenimle Seniha Öğretmenim yaşam mimarlarım oldu ailemin yanısıra...
Bisikletin tepesinden inmemeyi seçtiğim,
İpekböceği beslemek adına dut ağaçlarından inmediğim dönem!
Sonrasında bir tayin daha: Haydi Kütahya'ya...
Orta üç ve Lise bir derken... Gediz depremiyle sallandı her yer.
Dayanamayıp gezginliğe babam taşıdı bizi memleketimiz Balıkesir'e.
1972-73 Koray Lisesi yılları.
Dikkat ettiniz mi taşınma sürelerimiz, neredeyse 2 yıl ve
Her nakilde yeniden yeniden uyum savaşı_hem çevreye hem okula ve hem de arkadaşlara...
İşte bu nedenle kalıcı bir okul arkadaşlığı keyfim olmadı,
Özendim hep; ilkokuldan başladık üniversiteyi beraber bitirdik diyenlere.
Ancak bir avantajı oldu bu işin;
Uyum sağlamayı ve çabucak  iletişim kurma becerisini edindim.
Her yeni okulda kendimi tanıtma savaşı verirken,
Yeni coğrafyalarda farklı kültürel değerlerimizi öğrendim. 
Benim için Türkiye sadece İstanbul ya da Ankara değil!
Sorun bana yukardaki illeri, ilçelerini, insanlarını ve yemeklerini
Sonrasına Kars'ı, Antep'i de ekleyin. İşte size koca bir Türkiye haritası
Ne zaman ki bitti ülkemzdeki şehirler, O zaman gördüm kendimde yurtdışna çıkış hakkı
Ki bu 1995 yılına denk gelir.
Geri dönelim biraz, kaldığımız yere:
Balıkesir Koray mezuniyeti sonrası,
Açıldı önümde İzmir, Buca yolları.
İlk kez ayrıldım ailemden diye ağladım önceleri
Ne de olsa yatılılık zor; özünde yatan ayrılık ve hüzün.
1976 yılında mezun olurken İngilizce Öğretmeni olarak,
Kolumdaydı eşim, babamla meslektaş!
Aldı beni Buca'dan götürdü Tuzla'ya;
İlk öğrencilerimi tanıdığım, sevdiğim, unutamadığım o küçük okula
İki yıl keyifle geçti, stajyer derken asil öğretmen oldum, mutlulukla.
Tam bebeğim yoldayken tayin göründü bize,
Geçti 1978-1981 yılları Ardahan-Göle'de!
Gittim ağlayarak çünkü kızımı bırakmıştım anneme_Balıkesir'e
Döndüm ağlayarak; çünkü çok büyük deneyimler yaşamıştım sevgili öğrencilerimle!
Yine Tuzla, yine aynı okul, yeni ilk gözağrısı öğrencilerimle beraberim derken...
Ancak dayanabildim 1985 yılına kadar, yaşamımı zindan eden bazı idarecilerden.
Anlamıştım 10 yıl benim için yeterdi orta öğretimde,
İki hizmetiçi eğitimle buldum kendimi üniversitede!
Tam başlamışken İstanbul'da Mastır'ıma,
Tayin geldi yukardan yine düştük yollara.
Bu kez hedef Gaziantep'ti ve bizi 6 yıl konuk edecekti.
Zorlu yıllar geçirdik kızımla ben eşimin görevi yüzünden ama
En büyük destek geldi hep Antepli hemşehrilerimden.
Kalite Yönetimiyle tanışmam orada oldu, Mastırı orada bitirdim Doktora'mı da..
Hatta 18 saat yolu göze aldım tamamlamak için son üç seneyi.
Döndük geldik sonunda İstanbul'uma, yeni umutlar yüreğimizde:
Marmara, Kültür, Yıldız, Bahçeşehir, Yeditepe, derken farklı yıllarda,
Çalışıyorum 1997 yılından bu yana şu anki konumumda!
Kalite odaklı çalışmalar döndü barışçı ve yenilikçi sevdalara
Bu yıl yeni bir sevda var kafamda.
O da nedir derseniz? Sürpriz! Ama söz! söyleyeceğim Kasım ayında!
Beni ben yapan; her dosta, düşmana; toza, toprağa ve taşa, daha ne diyeyim kardeş;
SELAM OLA!
Hayal Köksal