30 Mart 2010 Salı

Nisan Ayı Programı


Değerli Dostlar,
Yarın Mart ayının son günü. Mart ayını bitirmeden, Kent Konseyi Eğitim Çalışma Grubu olarak Sarıyer Kültür Müdürlüğüyle birlikte düzenlediğimiz Bireysel Gelişim Seminerlerinin sonuncusunu gurme dostumuz Emrullah Gümüştaş ile yaptık. Mutfağın yemek bütçesini farklı tarzıyla yorumlayan Sayın Gümüştaş'a teşekkür ediyoruz.
Baharı daha sık ve yoğun olarak hissetmeye başladığımız şu günlerde beni yoğun Nisan ayının telaşı sarmış durumda. Bu ay üç önemli etkinliğe evsahipliği yapacak Sürekli Gelişim Derneğimiz ve Kalite Okulları Merkezimiz:
1. 9 Nisan 2010 Cuma günü Okuma Yazma öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler için yeni bir metot geliştirmiş ve çoğu ülkede de uygulamalarıyla başarılı olmuş Rabanus'ların "Alphabetization" yöntemini izlemek üzere sizleri kayıt yaptırmaya davet ediyorum. İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gerekli başvuruların yapıldığı etkinlik ücretsiz ve 14.0--17.00 saatleri arasında Dedeman otelinde simultane çevirisiyle birlikte Türk eğitimcilerin yorumlarına sunulacak. Bize katılabilirsiniz. Bunun için hayal@hayalkoksal.com adresine mail atmanız veya 0 212 341 26 02 numaraya faks çekmeniz yeterli.
2. 17 Nisan 2010 Cumartesi günü Sarıyer Belediyesi Kent Konseyi ve Kültür Müdürlüğü ile işbirliği halinde olan Derneğimiz Yeniden Köy Enstitüleri adı altında bir Köy Enstitülerinin kuruluşunun anımsanması programı düzenliyor. Sayın büyüklerimiz Gürşen Kafkas ve Nevzat Özbey'in ana konuşmacılar olduğu etkinlikte iki de genç sürpriz konuşmacımız olacak. 13.30-15.30 saatleri arasını bizi dinlemeye ayırın ve O gün Sarıyerde bir keyif günü yapın, olur mu?
3. 28-30 Nisan 2010 günlerinde Boğaziçi Üniversitesi'nde BUPERC ile birlikte düzenlediğimiz "15th Annual Conference of Human Dignity and Humiliation Studies" etkinliğiyle 50 civarında uluslararası barış uzmanını ağırlayacağız. İlk iki günün kapalı toplantılar olarak süreceği etkinliğin 3. günü yani 30 Nisan hepinizin katılımına ücretsiz olarak açık olacak. Bir Barış sergisinin de açılacağı etkinlik için ajandanızda yer ayırmayı unutmayın. Daha fazla bilgi için bu sayfanın sağındaki pembe kurdeleli logoya tıklamanız yeterli.
Sonsuz sevgilerimle iyi bir hafta diliyor; Boğaziçi Üniversitesinde yapılacak sanat odaklı bir çalışmayı da paylaşmadan edemediğimi belirtmek istiyorum.

İstanbul Operası Sanatçısı Niyazi Ölmez ve arkadaşları, opera sanatını ve
operanın işleyişini aktaran gösterilerini 5 Nisan 2010 Pazartesi, saat 16:00’da
Boğaziçi Üniversitesi, Albert Long Hall, Büyük Toplantı Salonu’nda öğrenci ve çalışanlara
sunacaklar. Hem belgesel, hem sanatsal bir içeriği olan gösteriye giriş serbest olacak.
Bir buçuk saat süren bu gösteride:
• Operanın kısa tarihi,
• Solistlerin katılımıyla opera ve operetlerden aryalar,
• Operanın arka planında teknoloji (dekor, kostüm, reji vb.) hakkında
bilgiler, filmler yer alacak.


Hayal KÖKSAL

28 Mart 2010 Pazar

Önce Öğrencilerimiz, Sonra Meslektaşlarımız


Değerli Dostlarım,
Bugün benim için çok özel ve güzel bir gündü. Nedenini sizinle paylaşmak istiyorum. Konu öğretmenlik mesleğinin ne kadar farklı bir meslek olduğuyla ilgili. Öğrencilerinizin bir zaman sonra meslektaşınız olduğunu gördüğünüzde hissettiğiniz gurur ve mutlulukla ilgili bu. Yıllardır yaşamakta olduğum bu ayrıcalığı son yıllarda daha farklı yaşamaya çalışıyorum. Özel ve başarılı çalışmalarıyla farklılık yaratan öğretmen adayı olan öğrencilerimi benimle birlikte konferans vermeye yönlendiriyorum. Böylece toplum önünde konuşmayı, projelerini işin erbabı olan kişilere sunmayı, tezini savunmayı, sorulara yanıt vermeyi ve düşün dünyasının içinde cesurca yer almalarını sağlamaya çalışıyorum. Zira biliyorum ki; gelişimin ve yaratıcılığın önündeki en büyük engel: KORKU! Hem de her çeşidi. Eğitimli bireyler için korkuların başında; "sahne korkusu" geliyor. Mikrofon gördü mü eli ayağı titreyen, sahneye çıkıp konuşmayı asla düşünmeyen öğretmenlerden olmamalı bizim gençlerimiz. Cesur, atak, düşünen, sorgulayan ve çok okuyup okuduğunu yorumlayarak paylaşabilen olmalılar.
Bugün işte böyle bir gün yaşadık Zeliha ile. Kendisi seneye öğretmen olacak. Ancak geçtiğimiz dönem öyle bir ödev hazırladı ki; "Sendikacılık" üstüne, bir sendika çalıştayında onu ve projesini tanıtmadan edemedim. Beni, bizleri çok gururlandırdı. Onu yetiştirip şekillendiren anne ve babasını; öğretmenlerini ve içindeki gelişim ve paylaşım aşkını beslemesinden dolayı da en başta kendisini kutluyorum. Yolunun açık olacağını biliyor; en içten sevgilerimle kendisini kucaklıyorum.
Güzel pazarlar diliyorum hepinize...
Hayal KOKSAL

26 Mart 2010 Cuma

Dersimiz ne? Atatürk!


Değerli anne ve babalar, sevgili öğretmen arkadaşlarım,
Dün bir film izlemeye gittim ve o kadar çok duygulandım ki; salondan dışarı çıkarken kaç mendil kullandığımı sayamadım bile...
Beni böylesine çok duygulandıran ve etkileyen film: Dersimiz Atatürk" idi. Daha önce bir benzerini için burkularak izlediğimi hatırlıyorum. "Atatürk bu değildi ki!" diyerek kırgınlık ve şaşkınlıkla izlediğim o filmden sonra bu film; bize yıllar önce öğretmenlerimiz, anne ve babalarımız tarafından, onu tanıyıp onu yaşayanlar tarafından anlatılanlarla uyum içinde farklı bir baş yapıttı. "Doğru Mustafa" idi. Bilimden, akıldan yana, çok okuyan, inceleyip araştıran, kibar, anlayışlı, sanata düşkün, onurlu ama bir o kadar düşmanlarının onurunu da düşünebilen, asla yalnız olmayan ya da yalnız bırakılmayan, çocuklara, kadınlara ve çevreye özel bir önem veren, çağdaş ve dindar, dans eden, içen ama yerinde ve kararında bunu yapan, muhteşem bilim ve düşün sofraları düzenleyen, yaratıcı, yenilikçi, atasına ve yurdu insanına düşkün bir "Doğru Mustafa" Kemal.
Çocuklarla birlikte işlenmiş, yaşayarak, yaşatarak içine gerçekten toplumun önderleri olan saygın kişiler serpilerek donatılmış bir eser. Birkaç makyaj kusuru dışında sorun bulamadığım, Halit Ergenç'in duyarak hissederek oynadığı "Doğru Mustafa" Kemal Paşa.
Çocuklara sordurulan sorularla, yaşamına maksatlı olarak yerleştirilmeye çalışılan hataları,yanlışlıkları çok güzel; kırıcı olmayan, ince manevralarla düzelten bir tarz. Tarihçi bir dedenin ağzından doğrularını güzel bir üslupla çocuklara yanıt olarak veren ince ve yaratıcı bir zeka ürünü. Turgut Özakman, Birol Güven ve Hamdi Alkan beyefendilerin yönlendirme ve yönetimleri ile usta oyuncu Çetin Tekindor'un müthiş anlatımıyla yürüyen filmin nasıl bittiğini anlayamadık bile. Kendimizi Atatürk'ün ölümüyle ağlayan kişiler arasında hissediverdik finalde.
Salonun ışıkları yanıp da sadece 10 kişi olduğumuzu görmek ise başka bir hüzün kaynağıydı aslında. Neden doğruları izlemek ve izletmekte sıkıntı yaşarız bazen. Sanki elimiz kolumuz bağlı gibi hissederiz de; herkes ne yapıyor, nereye gidiyorsa bizim de öyle bir zorunluluğumuz varmış gibi mekanik bir şekilde onları izleriz. Bu bizim yapmak istediğimiz mi diye düşünüp irdelemeyiz. Akıl yürütmemizin sonuçlarını izlemeyiz. Ezberci eğitimin sonucudur bu. İşte bu film öyle olmamanın anahtarını veriyor aslında. Çok okuyup aklın ve bilimsel bilginin ardına düşmenin ne önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Ezberleyip, beynini kullanmayı öğrenmeyen veya unutan kuşaklar yetiştirmek değil bizim amacımız. Birer Atatürk kızı ve oğlu olarak; çağdaş, bilimsel, ahlaklı, onurlu; açıkçası kendimiz olmanın özelliğini ve güzelliğini yaşamak, yaşatmak olmalı bizim ülkümüz. Sizce de öyle değil mi?
Filmden sonra bir de 5 TL verip kitabını aldım bu çalışmanın. Sizin yerinizde olsam; bu haftasonu soluğu hem kitapçıda hem de sinemada alırım. Kaparım çocuğumu, komşumunkini de... İzlerim filmi, öğrenirim dersimi. Sonra da kitabı alır kolumun altına huzurla tutarım evimin yolunu. Öğretmenlere düşen ise öğrencilerini ya topluca sinemaya götürmek olmalı ya da (eminim yakında çıkacaktır) DVD'sini alıp sınıfta gerçek bir yaşayan Tarih dersi olarak seyrettirmek.
Hepinize aydınlık bir haftasonu diliyorum. Sevgiyle kalın.
Hayal KÖKSAL

22 Mart 2010 Pazartesi

2010 Uluslararası Bilişimci Martılar Projeleri


Değerli Dostlarım,
Yedinci yılına "Nitelikli bireyler yetiştirmede Sanatın eksikliği" ana temasıyla giren "Uluslararası Bilişimci Martılar Proje"miz yoğun ve keyifli projeleri içeriyor. Konu Sanatla ilgili olunca çeşidin çok, katılımın yüksek olduğu bir yıl geçiriyoruz.
Tam 54 projemiz var:
- İki tane Ana okulu,
- 20 tane ilköğretim,
- 15 tane lise,
- 3 tane Sivil Toplum Kuruluşu işbirliğinde,
- 3 tane Üniversite ve
- 11 tane de başka ülkelerden gelen 54 proje!
Gerçekten keyifliyiz. Proje danışmanlarımıza sanatın farklı alanlarından sanatçılar eklendi. Onların görüş, katkı ve değerlendirmeleri bizim için çok önemli.
Çok yakında www.bilisimcimartilar.com adresimizde listesini göreceğiniz bu projelere emek veren tüm öğrencilerimizi, destek veren öğretmen, veli ve idarecilerimizi candan kutluyor ve teşekkürü borç biliyorum.
Altı yılda 212, bu yıl da 54 proje derken 266 projeyle ülkemizin farklı illerindeki ve farklı ülkelerdeki gençlere ulaştık, ulaşıyoruz. Paylaşmanın, iletişimin ve ezberlemeden sorgulayıp sorun çözmenin keyfini yaşıyoruz hep birlikte. Bu sayı en az ÜÇ BİN kişi demek. Bu kendimizi mutlu etmek için hiç de küçümsenmeyecek bir toplam. Bugün Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi'ndeydik. Resimdeki gençlerimiz sekiz ekipten biri.
İyi ki varsınız ve bizlerlesiniz sevgili Martılarımız. Sizi seviyor ve başarılarınızın sürekli olmasını diliyorum.
Hayal KÖKSAL

18 Mart 2010 Perşembe

Çanakkale Deniz Zaferinin 95. Yılı


Bugün; Türkiye Cumhuriyetinin ön sözünün yazıldığı, işgalci güçlere unutamayacakları dersin verildiği, dünya tarihinin yeniden şekillendiği Çanakkale Deniz Zaferinin 95. Yıldönümü.
Tıpkı 95 yıl önce olduğu gibi herkesin Çanakkale Destanını yerinde sahiplenmek için tek yürek olduğu gün; bugün. Ve bugün vatanını sahiplenme iç güdüsü yanında demokrasinin yaşaması, demokratik ülke yolunda ilerleme, özgürlük, insan temel hak ve özgürlükleri açısından da önemli bir gün.
Atatürk ve silah arkadaşlarının verdikleri büyük savaş ve kurdukları devrimler gençlerimize doğru olarak anlatılmalı ve geleceğimiz olan çocuklarımıza şanlı geçmişimiz gereğince aktarılmalıdır.
GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN GELECEĞİNİ KURAMAZ!
Sonsuz sevgi ve saygılarımla.
Hayal Köksal

17 Mart 2010 Çarşamba

Tuzla'da büyük heyecan

Değerli Dostlar,
Öğretmen olanlarınız bilir: Ne ilk öğretmenlik yaptığınız okulu, ne de ilk öğrencilerinizi unutabilirsiniz. Tuzla Ortaokulu ve Lisesi öğretmenleri ve öğrencileri de benim için böylesine büyük önem taşıyan bir kurum. 31 Ağustos 1976 yılında gencecik bir stajyer İngilizce öğretmeni olarak girdiğim kapıdan Haziran 1978 yılında Kars'a gitmek üzere çıkmış ve yine 3 sene doğu görevi sonrasında 1981 Ekiminde girmiştim. ta ki 1885 yılında üniversiteye öğretim elemanı olarak geçene kadar. Toplam 6 yılda yüzlerce öğrenciyle haşır neşir olmuş; ortaokulda okuttuklarımın çoğunu lisede alıp mezun etmiştim. Ne büyük keyifti!
İşte yıllar sonra ilk kez geçtiğimiz pazar günü Tuzla'da büyük bir buluşma yaşandı. 33 öğretmen ve 130 civarında öğrenci biraraya geldik Adil Restoranda. Sanki bir büyük ailenen fertleri yıllar sonra buluşmuştu. O coşkuyu size anlatma olanaksız, sadece fotoğraflar ve video çekimleri size bir fikir verebilir ancak bizlerin coşkusu ölene kadar sönmeyecek sanırım. Çoğumuzun karşı olduğu facebook bence böyle buluşmalara aracılık ettiği sürece gerçekten büyük bir misyon gerçekleştirmiş olacak.
Bu buluşmada emeği geçen tüm öğretmen ve öğrenci dostlarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Sonsuz sevgi ve saygılarımla...
Hayal KÖKSAL

9 Mart 2010 Salı

Yeniköy Spor Kulübü'nde Kadınlar Günü Kutlaması




Değerli Dostlarım,
Dün gece yine hayatımdaki en güzel paylaşımlardan birini yaşadım. Yeniköy Spor Kulübü Derneği Başkanı Sayın Ali Düşmez ve sevgili eşi Zeynep Düşmez Hanımefendinin davetlisi olarak, sevgili Suna Andiryadis'in güzel organizasyonuyla sevgili Yeniköylü dostlara "Kadın, Kalite ve Ailede Mutluluk" paylaşımımı yaptım. Hukuk konusunda Kadın Hakları ile ilgili bilgilendirmeyi yapan Avukat arkadaşımız Sayın Gülay Erinan'ı da tanımaktan büyük mutluluk duydum. Sayın sarıyer Kaymakamı ve eşinin varlığından büyük onur duydum. Ayrıca sporun yanısıra eğitim, kalite ve sürekli öğrenmeye adanmış Yeniköy Spor Kulübü Derneği kadın kolları üyeleri; Çiçek Uzun, Semra Yıldırım, Banu Varan, Yasemin baydar, Esin çelik, İpek Oyal, Filiz Yenici, Nebahat Demiroluk, İkbal Ersöz, Necla Tunçer ve Bahar Kabil hanımefendileri de tanımaktan büyük mutluluk duydum. Eminim ki bundan böyle onlarla yolumuz çok kesişecek. Sonsuz sevgi ve saygılarımla ...
Hayal KÖKSAL


8 Mart 2010 Pazartesi

Dünya Kadınlar Günü

Değerli Hemcinslerim,
"Bir gün"ün hiçbir sorunumuzu çözmeyeceği bilinciyle Dünya Kadınlar Günü'nüzü kutluyorum.
Umarım bizler eğitimin ne denli önemli olduğu inancıyla kendimizi daha fazla eğitir ve çağdaş bir dünya kurma yolunda daha bilinçli kız ve erkek çocukları yetiştirerek haklarımızın ve cins olarak önemimizin ayırdına varırız. Sevgilerimle.
Hayal KÖKSAL