2 Aralık 2008 Salı

Özürlüler Günü'ne Türkiye'nin İlgisi












Değerli Dostlarım,
Yarın 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. "İçimizden biri" ya da "Yanımızdaki, ciğerimizdeki sevgili"lerden farklı değil engelliler! Her an herkesin başına gelebilecek bir olayla onlardan biri olmak çok uzak da değil, biline!
Durum böyle olunca sadece yılın bir gününü onlara ayırıp birseyler yaptığınız yanılgısına kapılmayın. Önemli olan böyle bir dostumuza, bizden farklı olmadığını hissettirmek; çektikleri sorunların ayırdında olup onlara çözüm getirmeye çalışmak ama hepsinden önemlisi de onların da kendi kimlikleri ve bireysellikleri içinde kendi sorumluluklarını üstlenmeleri konusunda yüreklendirme yapıp yaşam koşullarını kendilerinin oluşturmaları konusunda onları yetkin ve etkin kişiler haline getirmek. Yani kısaca onları bir diğerine bağımlı olmaktan mümkün olduğunca kurtarabilmek. Acımak, aşağılamak, ötelemek insanca davranışlar değil! Bedenen değilse de "özürlü bir beynin göstergesi!".
Değerli dostlarım 27-29 Kasım tarihleri arasında Antalya'da yapılan Unesco "Herkes için Eğitim (EFA)" Çalıştayına katıldım. Çok yararı olduğuna inandığım bu çalışmada EFA maddelerinden ilki şöyle diyordu:
"Başta özürlüler grubu olmak üzere erken çocukluk dönemi eğitimine önem vermek."
Çeşitli Üniversite ve STK temsilcileri ile MEB Genel Müdürlerinin yer aldığı etkinlikte beyin fırtınası sonucunda çeşitli projelerle "Herkes için Eğitim" konusu desteklenmeye çalışıldı. Bu projelerden az da olsa bir bölümü engelliler içindi. Bunlar güzel ve yüreklendirici çalışmalar. Ancak böyle bir günün arifesinde bir üzüntümü paylaşmadan edemeyeceğim:
1 Eylül tarihinde 'World Council for Total Quality & Excellence in Education (WCTQEE)' ve 'Maritus Hükümeti'nin işbirliğiyle Maritus'ta yapılacak "1. International Convention on Challenged Students' Empowerment"a bir Türk delegasyonu ile katılmak üzere davet aldım (WCTQEE'ın Türkiye Genel Direktörü sıfatım ve engelli öğrencilerle yaptığım projeler nedeniyle). 20 kişilik bir ekibi götürme konusunda "Chief Coordinator" olarak görevlendirildim. 17-19 Aralık tarihleri arasında dünya'da İLK kez gerçekleştirilecek bu konvan son derece önemliydi. S.Ferguson olayından sonra İngiltere'denin de içinde olduğu 25 katılımcı ülkeye kendimizi, derdimizi anlatabilmek ve Türkiye'de kısıtlı da olsa yapılmakta olan bazı olumlu ve kayda değer çalışmaları anlatabilmek adına çok önemli bir paylaşım olduğunu düşünüyordum. Üstelik 28 Ağustos 2008 tarihinde 11. ICSQCC etkinliğinde Omurilik felçlisi Cengizhan ve Kas hastası Aşkın kardeşlerimizin yaptığı o harika "Engelsiz İstanbul-Engelsiz Türkiye Projesi" sunumundan sonra etkinliğe özel konuşmacılar olarak davet edilmeleri söz konusuyken...
Ancak sevgili dostlar, bu iki kardeşimize ve iki refakatçisine ne yazık ki Eylül ayı başından beri destek arama çalışmalarımız sonuçsuz kaldı. 25 dünya ülkesinden gelen engelli öğrenciler o uluslararası etkinlikte yaptıkları çalışmaları sergiler, paylaşımlarda bulunup özgüven kazanır ve kazandırırken; biz ilgili bir gazeteci arkadaşımla onları izleyecek, onlar adına mutlu olacak ama bizim bedenen engelli ama ruhen kendini çoktan aşmış olan, bu başarılı arkadaşlarımız_gerçek değerlerimiz için sadece yutkunabileceğiz. Çalmadığımız kapı, yazmadığımız STK neredeyse kalmadı. Akla gelebilecek en üst düzey yetkiliye bile ulaşmaya çalıştık. Bir sürü gazeteye haber verdik. Ancak bu noktada bile konuyla sadece bir gazetenin ilgilenip olayı haber yapması hüzün verici.
Evet, yarın "Özürlüler Günü".
Yine hamâsi nutuklar atılacak, gazete ve dergiler ve hatta tüm TV kanalları onları haber yapacak ama "İnsan olarak sahip olmaları gereken gerçek hakları kendilerine teslim ediliyor mu, bu konuda neler yapılıyor?"u muhtemelen kimse yine irdelemeyecek, konuşmayacak veya kısaca ve yüzeysel olarak geçiştirecek. Benzer sorunları yaşamakta olan engelli diğer ülke çocukları farklı eğitimlerle kendilerine verilen yetkileri genişletmekteyken ülkemizde neler yapılıp neler yapılmadığını sorgulayanlar doğal olarak yanıtsız kalacaklar. Üstelik 18 Özürlü Merkezi kurmuş olan bir Büyükşehir Belediyemiz, Başbakanlığa ait bir Özürlüler dairemiz ve MEB bünyesinde bir Genel Müdürlüğümüz varken.
Destek bulmak için hâlâ 2-3 günümüz var ve Maritus ülkemize vize uygulamıyor. Yani evraklar ve vize işlemleri ile vakit kaybetmeyeceğiz. Orada Maritus hükümetinin davetlisi olacak; havaalanı transferilerinden yatak ve yemeğe, hatta yerel gezilere ücret ödemeyeceğiz. Sadece bize düşen uçak biletlerimizi almak ve yola çıkmak olacak: Elimizdeki projeler ve ülkemizde engelli öğrencilerimize neler yapıldığını anlatan rapor-bildirilerle...
Haydi dostlar bu imecemize kulak vererek bize el verin de Sevgili 2 gencimizi Maritus'a götürelim. Ülkemizde de insana değer verildiğini; engelliliğin yürekte olmadığını onlara gösterelim. Bunu başaramazsak; bir eğitimci olarak bundan böyle "ayrımsız herkese destek ve eğitim verildiği" sözlerine beni kimse inandıramaz....
Özürlerin yürekte ve empatik gücümüzde olmaması dileklerimle.
Dr.Hayal KÖKSAL