28 Mart 2010 Pazar

Önce Öğrencilerimiz, Sonra Meslektaşlarımız


Değerli Dostlarım,
Bugün benim için çok özel ve güzel bir gündü. Nedenini sizinle paylaşmak istiyorum. Konu öğretmenlik mesleğinin ne kadar farklı bir meslek olduğuyla ilgili. Öğrencilerinizin bir zaman sonra meslektaşınız olduğunu gördüğünüzde hissettiğiniz gurur ve mutlulukla ilgili bu. Yıllardır yaşamakta olduğum bu ayrıcalığı son yıllarda daha farklı yaşamaya çalışıyorum. Özel ve başarılı çalışmalarıyla farklılık yaratan öğretmen adayı olan öğrencilerimi benimle birlikte konferans vermeye yönlendiriyorum. Böylece toplum önünde konuşmayı, projelerini işin erbabı olan kişilere sunmayı, tezini savunmayı, sorulara yanıt vermeyi ve düşün dünyasının içinde cesurca yer almalarını sağlamaya çalışıyorum. Zira biliyorum ki; gelişimin ve yaratıcılığın önündeki en büyük engel: KORKU! Hem de her çeşidi. Eğitimli bireyler için korkuların başında; "sahne korkusu" geliyor. Mikrofon gördü mü eli ayağı titreyen, sahneye çıkıp konuşmayı asla düşünmeyen öğretmenlerden olmamalı bizim gençlerimiz. Cesur, atak, düşünen, sorgulayan ve çok okuyup okuduğunu yorumlayarak paylaşabilen olmalılar.
Bugün işte böyle bir gün yaşadık Zeliha ile. Kendisi seneye öğretmen olacak. Ancak geçtiğimiz dönem öyle bir ödev hazırladı ki; "Sendikacılık" üstüne, bir sendika çalıştayında onu ve projesini tanıtmadan edemedim. Beni, bizleri çok gururlandırdı. Onu yetiştirip şekillendiren anne ve babasını; öğretmenlerini ve içindeki gelişim ve paylaşım aşkını beslemesinden dolayı da en başta kendisini kutluyorum. Yolunun açık olacağını biliyor; en içten sevgilerimle kendisini kucaklıyorum.
Güzel pazarlar diliyorum hepinize...
Hayal KOKSAL